ORTA SINIF
''6.Sınıf Sınavlara Tam Hazırlık''

YAZIM ve İMLA KURALLARI

BÜYÜK HARFLERİN KULLANILIŞI

Cümlelerin ilk sözcüğünün başında kullanılır:
Bu kitabı okudun mu?

Dizelerin ilk sözcüğü büyük harfle başlar:
Bitirip şu kuru kara ekmeği
Göç etsem diyorum yâr ellerine (Akif İnan)

Özel adların başında kullanılır:
Osman Ayyıldız, (ad ve soyad)
Türk, Arap, İngiliz (ulus adı)
Pakistan, Fransa (ülke adı)
Japonca, Farsça (dil adı)
Bursa, Gemlik, Uludağ (yer adı)
Hat Caddesi (mahalle, sokak, cadde adı)
Bursa Sağlık Müdürlüğü, Uludağ Üniversitesi (kurum, kuruluş adı)
İslâmiyet, Katolik (din, mezhep adı)
Van Gölü, Kızılırmak (coğrafi adlar)

Özel adla kullanılan lâkap ve unvanlar:
Müdür Yardımcısı Orkun Bey, Doktor Ayşe Hanım…
Tarih belirtirken kullanılan ay, gün adları:
Aday memur eğitimimiz, 7 Kasım 2005 Pazartesi günü başladı.

Bayram, kutlanan gün adlarında:
Kurban Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Hemşireler Günü, Tıp Bayramı…
Terim olan “Güneş, Dünya, Ay” sözcükleri:
Dünya ve Ay, Güneş’in etrafında döner.

Gazete, dergi, kitap adlarının ve yazı başlıklarının her kelimesi büyük harfle başlar:
Resmî Gazete, SB Diyalog, Yedi İklim, Bursa’da Zaman, Huzur…
Yazışmalarda, mektuplarda ilk sözcük:
Sevgili ablacığım,
Aziz dostum,            Değerli arkadaşım,

Yer adlarında kullanılan yön bildiren sözcükler:
Yazın Güney Marmara’da yağış azdı.

Yön bildiren sözcükler, özel isimden sonra kullanılırsa küçük harfle başlatılır:
Marmara’nın güney bölümü yağışlı.

Özel adlardan türetilen bütün isim ve sıfatlar büyük harfle başlar:
Türkçe, Avrupalı, Atatürkçü, Bursalı…

Özel isimlerle kurulan tamlamalarda yalnızca özel isim büyük harfle başlatılır:
Denizli horozu, Bursa şeftalisi, Van kedisi, İngiliz anahtarı…
Tarihi olay ve yapı adlarında:
Kurtuluş Savaşı, Yeşil Türbe…

ÖZEL ADLARA GETİRİLEN EKLER

Türkçe özel adlar büyük harfle başlar ve çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılarak yazılır:
Bursa’yı, Tophane’den seyretmenin zevkine doyulmaz.

Özel adlara getirilen yapım ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz:
Gemlikliler, İzniklilerden, Türkçenin, İngilizceyi…
Eklendiği sözcüğe ulus veya aile anlamı katan “-ler” eki, kesme işaretiyle ayrılmaz:
İngilizler, I. Dünya Savaşı’nda gerçek yüzlerini gösterdiler.
Leylâlar yarın dönecek mi?

Kişi adlarıyla kullanılan unvanlara ve makam adlarına getirilen çekim eki de ayrılmaz:
Ayşe Hanımın, Sağlık Müdürlüğüne…

YABANCI SÖZCÜKLERİN YAZILIŞI

Başında iki ünsüz bulunan veya sonunda iki ünsüz bulunan yabancı sözcüklerin yazımında ünsüzlerin arasına ünlü konmaz:

fren, kristal, program, staj, lüks…
Yabancı kelimelerin ortasındaki çift ünsüzler, arasına ünlü olmadan yazılır:
alafranga, elektrik, telgraf, orkestra, gangster…

Yabancı kelimelerin iç sesindeki “g” ler yerine “ğ” ye çevrilmez:
biyografi, paragraf, program, magma

Yerleşmiş bazı sözcüklerde g’lerin ğ’ye dönüştüğü görülür:
coğrafya, fotoğraf

Yabancı sözcüklerin sonunda bulunan “g” ler de korunur:
arkeolog, biyolog, diyalog, Türkolog…

Yabancı dillerden alınan sözcüklerdeki “io, ia, ua” ünlüleri arasına “v, y” harfi konur:
biyoloji, diyaliz, biyografi, konservatuvar, kruvazör, laboratuvar


AYRI YAZILAN KELİMELER

İkilemeler ayrı yazılır:

el ele, iç içe, art arda,yüz yüze…

Ev, ocak, yurt kelimeleriyle kurulan birleşik isimler ayrı yazılır:
ordu evi, radyo evi, doğum evi, öğrenci yurdu, sağlık ocağı…

İsim soylu bir kelimeyle yardımcı fiillerden yapılmış birleşik fiiller, isim soylu kelimede değişiklik olmamışsa ayrı yazılır:
yardım etmek, arz etmek, fark etmek, yok olmak…

Atasözleri ve deyimler ayrı yazılır:
çantada keklik, eli sıkı, gözü açık, bir taşla iki kuş vurmak…

BİTİŞİK YAZILAN KELİMELER

Benzetme yoluyla nesnelere ad olmuş birleşik kelimeler bitişik yazılır:
danaburnu (bir bitki), hanımeli (bir çiçek), devetabanı (bir bitki)…

Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır:
apak, sapsarı, sımsıcak, güpegündüz, sırılsıklam, paramparça…

Ses türemesi veya düşmesi görülen birleşik fiiller bitişik yazılır:
reddetmek, zannetmek, nakletmek, sabretmek…

Fiil+yardımcı fiil biçiminde kurulmuş birleşik fiiller bitişik yazılır:
uyuyakalmak, düşünebilmek, düşeyazmak, alıvermek, bakakalmak, olagelmek…

Bazı belgisiz sıfat ve zamirler bitişik yazılır:
birkaç, birçok, biraz, hiçbir, herhangi, birtakım…

UYARI: “Şey” sözcüğü her zaman ayrı yazılır:
her şey, bir şey…

SAYILARIN YAZILIŞI

İki veya daha çok rakamlı sayılar yazıyla gösterildiklerinde birbirinden ayrı yazılır:
Yemeğe on beş kişi katıldı.

Bilimsel yazılarda, kesinlik aranan konularda sayılar rakamla yazılır:
Eğitim Şubesinin yürüttüğü , Avrupa Birliği Bilgilendirme Toplantılarında sağlık çalışanlarının %99’una ulaşıldı.

Rakamlarla yazılan sayılardan sonra gelen ekler, kesme işaretiyle ayrılır ve son sese uyar:
Bursa’ya 1983’te geldi.
Nöbeti 15.45’te bitecekmiş.

Bilimsel olmayan, kesinlik aranmayan yazılarda sayılar yazıyla gösterilir:
Aynı sağlık ocağında iki yıl çalıştık.

Parayla ilgili işlemlerde -araya ekleme yapılmasını önlemek amacıyla- sayıların bütün basamaklarının bitişik yazılması yaygın bir kuraldır:
beşyüzbin, üçyüzellimilyon

Üleştirme eki rakama getirilmez:
6’şar (yanlış), altışar (doğru)


 

 

KISALTMALARIN YAZIMI

Kurum ve kuruluş adları, her sözcüğün ilk harfi alınarak ve büyük yazılarak noktasız kısaltılır:
Türk Dil Kurumu - TDK
Devlet Su İşleri - DSİ

Kısaltmaya getirilen ek, kısaltmanın son sesine uyumludur ve kesme işaretiyle ayrılır:
Sağlık çalışanlarının maaşlarının artırılmasıyla ilgili yasa ******sı TBMM’ye sunuldu.

Elementlerin ilk harfi büyük, diğer harfleri küçük olarak noktasız yazılır:
Pb, Ag

Makam ve unvan bildiren sözcüklerin kısaltmaları büyük harfle başlar, noktayla biter:
Dr. Osman Ayyıldız
Md.Yard. Ahmet Altıner

Ölçü ve birimler küçük harfle ve noktasız kısaltılır: g, l, km

Küçük harfli kısaltmalara ek getirilirken sözcüğün okunuşuna uyulur:
mm’si (milimetresi), g’ı (gramı)

Noktalı kısaltmalara ek getirilirken kesme işareti kullanılmaz: zf.tan


“De” BAĞLACININ VE “de” EKİNİN YAZIMI

Bağlaç olan “de”, ayrı yazılır; kendisinden önceki sözcüğün son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar:
Bunu öğretmen de söyledi.
Oku da adam ol.

Bağlaç olan ”de”, hiçbir zaman “ta, te” şeklinde yazılmaz:
Çiçek de çocuk gibidir.
Evde kibrit de çakmak da yoktu.

Ek olan “de”, sözcüğe bitişik yazılır; ünlü uyumuna uyar:
Ekimde hava değişiyor.
Sobada pişirilen güvecin tadına doyulmaz.

Sert ünsüzle biten sözcüklere eklenen “-de” eki “-te,-ta” şeklinde yazılabilir:
Bu saatte kimseyi bulamayız.
Dolapta biraz peynir vardı.


“Ki” BAĞLACININ VE “-ki” EKİNİN YAZIMI

Bağlaç olan “ki”, ayrı yazılır:
Sizler ki yarınlarımızın umudusunuz.

“ki” bağlacı bir kaç sözcükte kalıplaşmış olarak bitişik yazılır:
mademki, sanki, halbuki, belki, çünkü, oysaki…

”Ki” eki sözcüğe bitişik yazılır ve ünlü uyumlarına uymaz:
akşamki, yarınki, duvardaki, arkamdaki, gözümdeki...

İlgi zamiri olan -ki, bitişik yazılır. Tamlayan eki almış bir isme gelerek söylenmemiş tamlananın yerini tutar:
“Mehmet’in karnesinde olduğu gibi Ayşe’ninkinde de iki zayıf var.” cümlesinde, “Ayşe” sözcüğüne getirilen “-ki” “karne” adının yerini tuttuğu için ilgi zamiri olup bitişik yazılmıştır.

SORU EDATI “Mİ” NİN YAZIMI

Her zaman kendinden önceki sözcükten ayrı yazılan “mi”, ünlü uyumuna uyar:
Gazete aldın mı?
İlâçlarını içtin mi?
Söylediklerimi duydun mu?
Olayı anlattığında güldü mü?

Kişi ekleri, mi’den sonra gelirse mi’ye bitişik yazılır:
Toplantıya ben de katılacak mıyım?
Düğüne sen de davetli misin?

* ”Mi” cümleye soru anlamı katmadığında cümlenin sonuna soru işareti konmaz:

Bebek, annesini gördü mü gülüyor.
İnsan direndi mi her güçlüğü yener.
Uzun mu uzun bir öyküydü o.


SATIRA SIĞMAYAN SÖZCÜKLERİN YAZIMI
Satıra sığmayan sözcüğün devamı satır başına geçilerek yazılır ve kısa çizgi kullanılır.
Sözcük bölünürken hece bölünmez:
...................uyukluyo-
rdu (yanlış)
…………uyukluyor-
du (doğru)

Sözcük bölünürken ulamaya uyulur:
.....................ilk-
okul (yanlış)
……………..il-
kokul (doğru)
…………..baş-
öğretmen (yanlış)
………….ba-
şöğretmen (doğru)

Özel isim satıra sığar da çekim eki sığmazsa kısa çizgi kullanılmaz, yalnız kesme işareti kullanılır:
.....................Bursa’
dan

Ne üst ne de alt satırda tek harf bırakılır:
.........................a-
lışamadı (yanlış)
..........................müdafa-
a (yanlış)


 

SES OLAYLARIYLA İLGİLİ ÖZELLİKLER

Türkçede orta hece ünlüsünün düştüğü sıkça görülür.
“alın, burun, ağız, gönül” gibi kelimeler, “alnım, burnu, ağzı, gönlü” şeklinde söylenir ve yazılır.

Sert ünsüzlerle biten sözcüklere yumuşak ünsüzle başlayan ekler getirildiği zaman, bu eklerin başındaki ünsüzler de sertleşir. Buna ünsüz benzeşmesi denir:
defter-de, yaprak-ta,
ben-den, utanç-tan

Sert ünsüzlerle biten sözcüklerden sonra yumuşak ünsüzle başlayan ek getirilmesi yazım yanlışıdır:

ağaçda –- ağaçta

anlatdığı – anlattığı

dostca – dostça

Sonunda sert ünsüz bulunan bir sözcüğe, ünlü ile başlayan bir ek getirildiği zaman sert
ünsüz yumuşar. Buna ünsüz yumuşaması denir.

çiçek-i – çiçeği

renk-i –- rengi

dolap-ım – dolabım

Bu kural, özel isimlerde geçerli değildir. Özel isimlerdeki sert ünsüzler yumuşatılırsa yazım yanlışı olur:

Zonguldak’ı, Gemlik’e, Ahmet’i, İznik’in…

”-yor” eki, eklendiği sözcüğün son hecesindeki geniş- düz olan “a,e” ünlülerini “ı, i, u, ü” dar ünlülerine dönüştürür. Buna ünlü daralması denir:

bekleme-yor – beklemiyor
görme –yor – görmüyor


Düz geniş ünlülerden sonra kaynaştırma ünsüzü “y” gelirse, söylenişte bir daralma olsa bile yazımda bu daralma gösterilmez.

bekliyecek (yanlış)
bekleyecek (doğru)
kanıtlıyamadı (yanlış)
kanıtlayamadı (doğru)
gelmiyecek (yanlış)
gelmeyecek (doğru)

“b” ünsüzü, kendinden önce gelen “n” ünsüzünü “m” ye dönüştürür.

yanlış doğru
penbe pembe
sünbül sümbül
çenber çember
tenbel tembel

Bu kural, özel isimlerde ve birleşik isimlerde geçerli değildir:
İstanbul, Safranbolu, binbaşı, onbaşı…


DÜZELTME İŞARETİ: ( ^ )
Yazılışları birbirine benzeyen, anlamları ayrı olan kelimeleri birbirinden ayırmak için bu işareti kullanırız:
hala (babanın kız kardeşi), hâlâ(henüz)
aşık (kemik), âşık (tutkun, vurgun)
varis (damar genişlemesi) ,vâris (mirasçı)

BAZI SÖZCÜKLERİN DOĞRU YAZILIŞI
DOĞRU
Entellektüel Heykeltraş Sarmısak Döküman Bujiteri Ünvan Süeter Stajer orjinal insiyatif silahşör
YANLIŞ
Entelektüel Heykeltıraş Sarımsak Doküman Bijuteri Unvan Süveter Stajyer orijinal inisiyatif silâhşor


 

 

 

 

NOKTALAMA İŞARETLERİ

    

Yazıda karışıklıkların önüne geçmek, yanlış okumayı önlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, cümlenin yapısını ve duraklama yerlerini belirlemek, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek için kullanılan işaretlere noktalama işaretleri denir.

Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak işaretleri, ayraç ve kesme ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.

Noktalama İşaretlerinin Tarihi      

 

İnsanlar duygu ve düşüncelerini ifade edebilmek, aktarabilmek ve okuduğunu karşısındakine anlatabilmek için işaret sistemlerinden oluşan harfleri ve bu harfleri düzenleyen kurallar bütününü bilmek zorundadırlar. Noktalama işaretleri, duygu ve düşüncelerimizi daha açık bir şekilde dile getirmeye, cümlenin yapısını ve duraklama notalarını belirlemeye, okuma ve anlamayı kolaylaştırmaya, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmeye yardımcı olur.

Noktalama işaretlerinin tarihi, Bizans dilbilgini Aristophanes ile başlar. Bununla birlikte düzenli olarak kullanımı, XVI. yüzyılda matbaanın icadı ile gerçekleşmiştir. XIX. yüzyılda ise, genelleşerek kesin kurallara bağlanmıştır.

Bizim edebiyatımızda, noktalama işaretleri, ancak Avrupa'yı tanıdıktan sonra, XIX. yüzyıldan itibaren görülmeye başlamıştır. İlk olarak Şinasi, Şair Evlenmesi (1859) adlı tiyatro oyununun başında iki işaretten söz etmektedir: "Mu'tarıza ( ) içinde bulunan kelâm hâli târif içindir. Şöyle bir hatt-ı ufkî - söz başına delâlet eder. Nokta, sözün nihayetine alâmet olur".

Şemsettin Sami de, Kamus-ı Türkî adlı sözlüğünde iki noktaya (:), noktateyn; virgüle (,), fasıla demektedir.

Önceleri düzyazı metinlerinde kullanılan noktalama işaretlerinin, şiirde kullanılmadığını görüyoruz. Başlangıçta, hem şiir hem düzyazı yazan edebiyatçılarımız, noktalama işaretlerini, düzyazı metinlerinde kullanmışlar, bununla beraber şiir halinde yazdıkları metinlerde noktalama işaretlerini kullanmamışlardır. Sonraları şiirlerde de başarı ile noktalama işaretlerinin kullanıldığı görülmektedir. Örneğin Recaizâde Mahmut Ekrem, hem Araba Sevdası adlı romanında, hem de Zemzeme, Pejmürde gibi şiir kitaplarında bu işaretlere dikkat etmiş ve yerli yerinde kullanmıştır. Servet-i Fünûn döneminde, Tevfik Fikret'in şiirlerinde, noktalama işaretlerinin dikkatle kullanıldığını görmekteyiz.

Cumhuriyet döneminde, noktalama işaretleri daha çok önemsenmiş sayıları ve türleri arttırılmıştır.

Yazıdaki trafik işaretleri olarak da tanımlayabileceğimiz noktalama işaretleri şunlardır:

 

Nokta İşareti ( . ) ve Kullanıldığı Yerler   

•Hüküm, yargı bildiren, tamamlanmış cümlelerin sonuna konur:

Türk'üm.

Okul açıldı.

 

"Artık ana dili büsbütün işitilmez olmuştu. Hasan, köşeye büzüldü; bir şeyler soran olsa da susuyordu, yanakları pençe pençe, al al olarak susuyordu. Portakal bahçelerine dalmış, göğsünde bir katılık, gırtlağında lokmasını yutamamış gibi bir sert düğüm, daima susuyordu." (Eskici; Refik Halit Karay)

 

•Bazı kısaltmaların sonuna konur:

Prof., Doç., Dr., İst., s., vb., Cad., Sok., Alm., Ar., Far., Fr., İng.

 

Nokta kullanılmayan kısaltmalar:

 

TBMM, TDK, D, B, K, G, KB, GB, KD, GD (sekizi de yön),

 

m, cm, g, kg, l, C, Fe

 

•Sayılardan sonra sıra belirtmek için "-ncİ" ekinin yerine kullanılır:

50. yıl kutlamaları, Cumhuriyet'in 75. yılı, yılın 365. günü

 

IV., II. Mehmet, XV. yüzyıl

 

•Üçlü gruplara ayrılan sayılar arasına konur:

12.584.000, 325.355.254

 

 

•Tarihlerde gün, ay ve yıl rakamlarının arasına konur.

05.02.1972, 119.12.1996, 29.X.1923

 

Ay adları harfle yazılırsa nokta kullanılmaz:

29 Ekim 1923

 

•Saat bildiren sayılarda saat ile dakika arasına konur:

08.30, 14.40, 23.58, 00.20[3]

 

•Bir yazının maddelerini gösteren rakam ve harflerden sonra konur:

 I. II.     A. B.    1. 2.     a. b.     i. ii.

 

•Bibliyografyada her künyenin sonuna konur:

Agâh Sırrı Levent, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, Ankara 1960.

 

 Matematikte çarpı işareti yerine konur:4.5=20

 

Virgül ( , ) İşareti ve Kullanıldığı Yerler  

    

 1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:

Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sı­cak, aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. (Halide Edip Adıvar)

Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller

Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller          (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk.  (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

 

2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir varmış, bir yokmuş.

Umduk, bekledik, düşündük.(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.   (Falih Rıfkı Atay)

 

3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken ögelerden sonra konur:

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz.                                                                          (Mustafa Kemal Atatürk)

 

4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur:

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

 

5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur:

Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım.(Mustafa Kemal Atatürk)

6. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur:

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kamış olsam!         (Ahmet Haşim)

 

Kopar sonbahar tellerinden

Derinden, derinden, derinden

Biten yazla başlar keder musikisi          (Yahya Kemal Beyatlı)

 

7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerinden sonra konur: Datça'ya yarın gideceğim, dedi.

Şehirde ilk önce hükûmet doktoruyla karşılaştım.

- Bugünlerde başımı kaşımaya vakit bulamıyorum, dedi. (Reşat Nuri Güntekin)

 

8.  Konuşma çizgisinden önce konur:

Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey'e,

- Bu anahtar köşkü de açar, dedi.    (Ömer Seyfettin)

 

9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.

Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal Beyatlı)

 

10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır:

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır.  (Halit Ziya Uşaklıgil)

Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi.  (Reşat Nuri Güntekin)

 

11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:

Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Mustafa Kemal Atatürk)

Sayın Başkan,

Sevgili Kardeşim,

Değerli Arkadaşım,

 

12. Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur:

38,6 (otuz se­kiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş).

 

13. Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur:

Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938.

Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:

Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.

 

UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz:

 

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı.                                                        (Peyami Safa)

Ben Atatürk'le üç veya iki defa karşılaştım.

(Burhan Felek)

Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül!

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

UYARI: Metin içinde tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:

Hem gider hem ağlar.

Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü)

Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır.

Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.

Ne kız verir ne dünürü küstürür.

 

UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan  da / de bağlacından sonra virgül konmaz:

İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek, çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil!     (Yahya Kemal Beyatlı)

 

UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamında zarf-fiil görevinde kulla­nılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz:

Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal )

Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın. (Attila İlhan)

 

UYARI:  Şart ekinden sonra virgül konmaz:

Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.                                          (Reşat Nuri Güntekin)

Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra)

 

UYARI: Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz:

Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu.    (Halide Edip Adıvar)

Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi.  (Yaşar Kemal)

Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı.

                                                                                                   (Necati Cumalı)

Ancak yemekte bir karara varıp arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu. 

 

 İki Nokta (:) İşareti ve Kullanıldığı Yerler  

      •Açıklama yapılacak yerlerde kullanılır:

bestesiz:bestesi olmayan.

sıfat: İsimlerden önce gelerek onların nitelik ve niceliklerini bildiren kelimeler.

Kelimeler genel olarak ikiye ayrılır: İsimler ve fiiller.

Bu işin en sağlam yolu şudur: Bildiğinden şaşmamak.

Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü.

Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerinden Hayrullah.

 

 

 

•Bir cümleden sonra alıntı bir cümle geliyorsa veya bir söz naklediliyorsa iki nokta kullanılır:

Çocuk merakla sordu: "Bana ne getirdin?"

O, başarının sırrını tek kelimeyle açıklar: Azim

 

•Kendisinden sonra örnek verilecek cümlelerin sonuna konur.

Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bazıları şunlardır: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem...

 

•Karşılıklı konuşmalarda kimin konuşacağı belirtildikten sonra iki nokta konur:

-Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?

Ziraatçi sayar:

-Yulaf, pancar, nohut, mercimek...

Bilge Kağan:              Türklerim işitin!

Üstten gök çökmedikçe

alttan yer delinmedikçe

ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin? Koro:   Göğe erer başımız başınla senin!              

•Kütüphanecilikte yazar ve eser adı arasına konur:

Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gök Kubbemiz

 

•Ses biliminde uzun okunması gereken ünlüden sonra kullanılır:

a:ile, ceva:hir, di:nen, ka:til, i:cat...

 

•Matematikte bölme işareti yerine kullanılır:

45:3=15

 

 

 İki noktadan sonra bağımsız bir cümle geliyorsa bu cümle büyük harfle başlar; art arda örnekler sıralanıyorsa ilk örnek küçük harfle başlar:

Tam kapıdan çıkmak üzereyken sordu: Akşam erken gelecek misin?

İnceleyeceğiniz kelimeler şunlar: gelmek, nakletmek, gidedurmak.

İnsan üç şeye benzer: ağaca, suya ve rüzgâra

 

*İki nokta kullanılmış cümleler bazen aynı kelimeler kullanılarak ama iki nokta kullanılmadan da kurulabilir: Çocuk merakla sordu: "Bana ne getirdin?" >Çocuk merakla, bana ne getirdin, diye sordu vb.

 

•Genel Ağ adreslerinde kullanılır:

           http://www.turkceciler.com

 

                      Noktalı Virgül ( ; ) İşareti ve Kullanıldığı Yerler

    

 •Aralarında şekil ve anlamca ilişki bulunan, birbirine bağlaçsız bağlanan ve aralarındaki duraklama kısa olan cümlelerin arasına konur:

At ölür, meydan kalır; yiğit ölür şan kalır. (Bu cümlelerin arasına nokta konabilirdi, ama duraklama kısa olduğu için noktalı virgül konmuş.)

Gitmemiz gerekiyor; bekleyenler var. (çünkü)

Okumuş bir kadın değil, ama anlayışlı; çok genç değil, ama güzel... (bununla birlikte)

Karşısında, bir şezlonga uzanmış esmer, güzel bir kız, siyah maroken kaplı bir kitap okuyor; pencereden, çiçek, kır kokuları; deniz, dalga fısıltıları getiren tatlı bir nisan rüzgârı giriyordu. (Bahar ve Kelebekler; Ömer Seyfettin) (bu esnada; ve)

 

•İki cümleyi birbirine bağlayan "ama, fakat, lâkin, yalnız, ancak, ne var ki, ne yazık ki, çünkü, yoksa, bundan dolayı, binaenaleyh, sonuç olarak, bununla birlikte, bununla birlikte" gibi bağlaçlardan önce konur:

Halis bir şiir fena okunabilir; lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz.  (YKB)

Olanları anladım; ama iş işten geçmişti.

Çok söylüyorum, fakat söz dinlemiyor.

Bir aralık evden savuşmak da aklına geldi; ama, faydasız buldu.

İnsan yalanı bilmeyerek okur; ama, yalan olduğunu bildikten sonra gene okumak ister mi?

*Sıralı cümleler arasına giren bu bağlaçlardan önce nokta, virgül ya da noktalı virgül koyup koymamak yazara göre değişebilen bir üslûp meselesidir.

 

•Virgüllerle ayrılmış tür veya takımları, farkı bölümleri ve örnekleri birbirinden ayırmada kullanılır:

Murat, Yavuz ve Kâzım bir grup; Ahmet, Metin ve Mehmet de bir grup olsunlar.

Erkek çocuklarına Doğan, Tuğrul, Aslan; kız çocuklarına ise İnci, Çiçek, Gönül adlarını verirler.

 

•Virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak için kullanılır:

kavun, karpuz, kelek; lâhana, pırasa, ıspanak; bisküvi, kraker, çikolata...

 

•Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için bu sıralı cümleler konur.

Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var ne giden.

İster inan, ister inanma; aynen dediğim gibi oldu.

İş işten geçti; artık gelsen de olur, gelmesen de...

 

•İçerisinde birden fazla virgül kullanılmış cümlelerde öznenin kendinden hemen sonra gelen öğelere karışmamasını sağlamak için kullanılır:

Faruk; Kenan, Hulusi ve Mustafa ile yaşıt sayılır.

 

 

 

 

 

Üç Nokta (...) İşareti ve Kullanıldığı Yerler         

 

     •Art arda örneklerin sıralandığı cümlelerde benzer örneklerin sürdürülebileceğini ifade etmek için cümle sonunda kullanılır. Bu amaçla cümle sonunda kullanılabileceği gibi cümle içinde de kullanılabilir:

Fiillerin bazıları isimlerden türemiştir: başlamak, suçlamak, incelmek, çoğalmak...

Güneşli fırtınalar, renk renk çiçekler... ve başka insanlarla birlikte yeni bir hayata hazırlanıyordu.

 

•Bitmemiş veya bitirilmemiş cümlelerin sonun konur. Bazılarında okuyucunun cümleyi zihninde tamamlaması beklenir:

Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...

Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!

Onu bir defacık görebilmek için nelere katlanmazdım ki...

Kar, yılın ilk karı... Belliydi yağacağı. Kaç gündür neydi o soğuklar öyle!

El elin eşeğini elbette türkü söyleyerek arar. Hele eşek zorla aranıyorsa. Üstelik Subaşınınsa....

Trenin pencerelerinde gülümseyen kadınlar, el sallayan çocuklar... Keskin bir tren düdüğü... Trenin birdenbire salıverdiği yoğun bir buhar... her şey bir su katmanının altında yok oluverdi birden. Sonra genzi yakan o bildik kömür kokusu...

 

•Söylenmek, belirtilmek istenmeyen ve kaba sayılan, söylenmesi ahlâken çirkin görülen kelimelerin yerine konur:

Olaya ... Bey'in oğlunun da adı karışmış.

Haberi ...'dan dinledim.

Toplantıya gelenler arasında ... var mıydı?

Kılavuzu karga olanın burnu b....tan çıkmaz.

Yerden topladığı ...ları onun arkasından fırlattı.

... adam, yine her yeri dağıtmış.

B....., 7 Nisan              (burada yer adı gizlenmiş)

•Herhangi bir metinden alınan cümlenin öncesi ve sonrası olduğunu, aralarda da alınmayan kısımlar olduğunu belirtmek için kullanılır:

"...Annelerinin esvaplarını kızlar giyer, büyükannelerinin mücevherlerini torunlar takardı. Sırmalı çedik pabuçlar, kırmızı feraceler... Ah hele kırmızı feraceler... Baharın yeşil çimenleri üzerinde, seyir yerlerinde kadınlar tıpkı birer gelincik çiçeği gibi parlarlardı..." (Bahar ve Kelebekler; Ömer Seyfettin)

*Bu görevdeki üç nokta yay ayraç içerisinde de konabilir.

 

•Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:

Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:

- Koca Ali... Koca Ali, be'    (Diyet)

 

•Karşılıklı konuşmalarda yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır:

-Yabancı yok!

-Kimsin!

-Ali...

-Hangi Ali?

-...

 

-Sen misin, Ali usta?

-Benim.

-Ne arıyorsun bu vakit buralarda?

-Hiç...

-Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa?

-!...     (Diyet)

 

 

 

 

Kısa Çizgi ( - ) ve Kullanıldığı Yerler

    

 •Satır sonunda, yer kalmadığı için yarım kalan kelimelerin bölünmüş olduğunu, yani devamının altta olduğunu göstermek için satır sonunda kullanılır. Bu görevde kullanılınca birleştirme çizgisi denir.

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Ses-

sizce, titreye titreye ağlıyor.

** Birleşik kelimeler de tek kelime gibi telâffuz edilerek heceleme buna göre yapılır.

 

......................................................................................................................... ba-

 

şöğretmen Atatürk ............................................................................................ il-

 

kokuldayken ........................................................................................Karaosma-

 

noğlu'nun......................................................................................

 

** Kelimeler satır sonunda ve başında bir tek harf kalacak şekilde bölünmez. Aşağıdaki gibi kullanımlar yanlıştır:

............................................................................................................................a-

 

rabayla ..............................................................................................................u-

 

çurtmamızın .................................................................................................cami-

 

i .....................................................................................................................niha-

 

î................................................

 

Doğruları şöyle olacaktır:

........................................................................................................................ara-

 

bayla ...........................................................................................................uçurt-

 

mamızın ...........................................................................................................ca-

 

mii .....................................................................................................................ni-

 

haî................................................

 

** Özel isimlerde ve rakamlarda kesme işareti satır sonuna geliyorsa ve kesme işaretinden sonraki kısmın alt satıra geçmesi gerekiyorsa bu durumda kısa çizgi kullanılmaz:

................................................................................................ Geçen yıl Ankara'

 

daki akrabalarımıza ....................................................................................1996'

 

da .................................................

 

** Gırtlak ünsüzü için kesme kullanılan kelimelerde kesmeli heceler satır sonuna getirilmez.

......................................................................................................................meş'-

 

aleyi                            değil                 .........................................................meş'a-

 

leyi                              olacak              ........................................................... kur'-

 

adan                           değil                 ..........................................................kur'a-

 

dan.                            olacak

 

•"de" ve "ki" bağlacı ile "mi" soru ekinden önceki kelime satır sonunda kalıyor da bu ek ve bağlaçlar alt satıra iniyorlarsa araya (satır sonuna) kısa çizgi konmaz:

......................................................................................................... önünde kitap

 

da yoktu ................................................................................................... gördüm

 

ki söylüyorum ........................................................................................ geçen yıl

 

mı kazanmış?

 

*Özgün imlâsıyla yazılan yabancı kelimeler satır sonunda kendi dillerinin kurallarına göre bölünür.

•Cümle içindeki arasöz ve ara cümlelerin başına ve sonuna konur:

Bütün bebekler -Zeynep hariç- çoktan uykuya dalmışlardı.

Sizinle ilgili her şeyi -gördüğüm ve bildiğim her şeyi- mutlaka yazacağım.

Bu çocuk -sizi temin ederim ki- ilerde büyük adam olacak.

•Bir olayın başlangıç ve bitiş tarihleri arasına konur:

İkinci dünya savaşı (1939-1945) tam altı yıl sürmüştür.

09.30-10.30

•Bazı terimlerle kuruluş adlarında kullanılır:

isim-fiil, zarf-fiil, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi...

•Birbiriyle ilgi kurulan iki isim arasında kullanılır:

Türk-Yunan ilişkileri.

Sivas-Ankara arası trenle yüz yıldır 12 saatte gidiliyor.

Türkçe-Fransızca sözlük

Ural-Altay dil grubu

Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması

Soy-dil-din üçgeni...

2000-2001 öğretim yılı...

•Rakamlar arasında kullanılarak ila anlamı verir:

3-4 kişi

19-20 yaşlarında

1-7 Aralık 2000 tarihleri  arasında

•Matematikte çıkartma işareti olarak kullanılır:

458-54=404

•Adreslerde semt ile şehir ismi arasına konur:

Demirlibahçe-ANKARA

•Dil bilgisinde fiil kök ve gövdelerini ifade etmede, kelimeleri eklerine ayırmada, ekleri tek başına göstermede ve kelimeleri hecelemede kullanılır:

oku-, yaz-, gönder-, sevindir-; yaz-dı-k, yol-cu-luk, -de, -i, -ki, ge-le-bi-li-rim

 

•Bazı yabancı kelimelerde kullanılır:

Sainte-Beuve, by-pass, check-up...

 

•Bilimsel yazılarda, Arapça ve Farsça tamlamalarda ve bazı ibarelerde kullanılır:

Servet-i Fünun, Divanı, Lûgati't-türk, Aşk-ı  Memnu, bülbül-i şeydâ, âteş-perest, vatan-perver, bilâ-ücret, bî-çâre, hokka-bâz, nâ-mağûb...

 

 

 

 

 

Uzun Çizgi (-) ve Kullanıldığı Yerler        

 Karşılıklı konuşmalarda konuşmanın ve konuşmacının değiştiğini belirtmek için cümlelerin başında (satır başında) kullanılır. Konuşma çizgisi de denir.

 

Şinasi Halil Bey'e baktı ve:

—Bu mektup sana, dedi.

—Bana mı, kimden?

—Evden olacak!

—Evden? Ne münasebet?

Şinasi Bey mektubu aldı. Saide'nin yazısı ile şu satırları okudu:

...

  Büyük nine sordu:

—Okuduğun ne, kızım?

—Bir roman.

—Neden bahsediyor?

—Hiç.

Büyük nine tekrar daldı.

*Oyunlarda uzun çizgi, konuşanın adından sonra da konabilir:

Büyük nine — Okuduğun ne, kızım?

Kız — Bir roman.

Büyük nine ¦ Neden bahsediyor?

Kız — Hiç.

Büyük nine tekrar daldı.

 

*Konuşmalar uzun çizgi içinde verildiği zaman konuşma çizgisi kullanılmaz.

 

 

 

 

Eğik Çizgi ( / ) ve Kullanıldığı Yerler        

 

     1. Yan yana yazılması gereken durumlarda mısraların arasına konur:

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir o benim milletimindir ancak.                             (Mehmet Akif Ersoy)

 

2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur:

Altay Sokağı, Nu.: 21/6  Kurtuluş / ANKARA

 

3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur:

18/11/1969, 15/IX/1994.

 

4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır:

-a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden.

 

5.  Genel Ağ adreslerinde kullanılır:

http://www.turkceciler.com

 

6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır:

70/2=35

 

 

 

 

 

 

Düzeltme İşareti ( ^ ) ve Kullanıldığı Yerler        

    

 Düzeltme işaretinin kullanılacağı yerler aşağıda gösterilmiştir:

1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur:

adem (yokluk), âdem (insan);

adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık);

alem (bayrak), âlem (dünya, evren);

alim (her şeyi bilen), âlim (bilgin);

aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun);

hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç);

hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet);

hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz);

şura (şu yer), şûra (danışma kurulu).

UYARI : Katil (< katl = öldürme) ve kadir (< kadr = değer) kelimeleriyle karışma olasılığı olduğu hâlde katil (ka:til = öldüren) ve kadir (< ka:dir = güçlü) kelimelerinin düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır.

2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerle özel adlarda bulunan ince g, k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlüleri üzerine konur:

dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût.

Kişi ve yer adlarında ince l ünsüzünden sonra gelen a ve u ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır: Halûk, Lâle, Nalân; Balâ, Elâzığ, İslâhiye, Lâdik, Lâpseki.

3. Nispet i'sinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır.

Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması da önlenmiş olur.

Nispet i'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik.

 

 

Parantez-Yay Ayraç İşareti (( )) ve Kullanıldığı Yerler

 •Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgisi olmayan, yazının ve sözün aslında olmayıp, sonradan eklenmiş olan açıklayıcı kelimeleri ve söz gruplarını göstermek için kullanılır:

O tarihte (1980) henüz sen yoktun.

Türk edebiyatının üç kolu da (halk edebiyatı, divan edebiyatı, yeni Türk edebiyatı) büyük farklılıklar gösterir.

Sanatçının bu eseri hatıra (Anı demek daha doğru olur.) türünün en iyi örneklerindendir.

Türkçede bazı ekler (-yor, -ken, -leyin, -mtırak, -ki) büyük ünlü uyumu kuralına aykırıdır.

Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapatıldıklarn sonra yazılır:

Yunus Emre (1240?-1320)'nin

 

*"yani" ile yapılan açıklamalar yay ayraç içine alınmaz.

Babasından, yani okumasında büyük emeği geçen insandan daha ne isteyebilirdi ki?

 

•Sözün söylendiği anda olup biteni, konuşanın hareketlerini ve durumunu  belirtmek için kullanılır. Özellikle tiyatro eserlerinde çokça kullanılır:

İhtiyar __ (Yerinden doğrulur.) Şimdi ne olacak?

Kaymakam__(hiddetle) Ne olacak baba...Oğlunun katili ecnebi tebaasıymış...

 

•Alıntıların yapıldığı eser ve yazar adı yay ayraç içinde verilir:

Asıl konuşan Hasan'dı, altı aydan beri susan Hasan... Durmadan, dinlenmeden, nefes almadan, yanakları sevincinden pembe pembe, dudakları titreyerek taze, gevrek, billûr sesiyle biteviye konuşuyordu. Aklına ne gelirse söylüyordu. Eskici hem çalışıyor, hem de, ara sıra "Ha! Ya? Öyle mi?" gibi dinlediğini bildiren sözlerle onu söyletiyordu; artık erişemeyeceği yurdunun bir deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi hem zevkli, hem yaslı dinliyordu; geçmiş günleri, kaybettiği yerleri düşünerek benliği sarsıla sarsıla dinliyordu.

 

(Refik Halit Kara, Eskici)

•Herhangi bir metinden alınan cümlenin öncesi ve sonrası olduğunu, aralarda da alınmayan kısımlar olduğunu belirtmek için üç noktayla birlikte kullanılabilir

"(...) Annelerinin esvaplarını kızlar giyer, büyükannelerinin mücevherlerini torunlar takardı. Sırmalı çedik pabuçlar, kırmızı feraceler... Ah hele kırmızı feraceler... Baharın yeşil çimenleri üzerinde, seyir yerlerinde kadınlar tıpkı birer gelincik çiçeği gibi parlarlardı. (...)" (Bahar ve Kelebekler; Ömer Seyfettin)

 

•Bir bilginin şüpheyle karşılandığı veya kesin olmadığı durumlarda soru işaretiyle birlikte yay ayraç kullanılır:

Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş.

1496 (?) yılında doğan Fuzuli...

 

•Söze alay etme, hafife alma, küçümseme, inanmama, kinaye anlamları katmak için Ünlem işaretiyle birlikte kullanılır:

İsteseymiş bu kitabı bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş.

Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

Enflasyonun nasıl düşeceğini bilmeyen ekonomi bilginlerimiz (!) var.

Gençliğinde 100 metreyi 10 saniyede koşarmış (!).

 

•Yabancı kelimelerin okunuşları parantez içinde verilir:

Rousseau (Ruso) Fransız edebiyatında romantizmin önemli temsilcilerinden biridir.

İngiltere'de Lord Byron (Lord Bayron), Shelley (Şelli) ve Shakespeare (Şekspir) romantizmin kaynağı sayılırlar.

 

Köşeli Parantez ( [ ] ) ve Kullanıldığı Yerler        

    

 •Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda dışta köşeli, içte yay ayraç kullanılır:

Kütüphanemize Türk edebiyatı tarihi kitapları [En başta Resimli Türk Edebiyatı Tarihi (Nihat Sami Banarlı)] alınmalı.

 

•Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır:

Yekta Bahir [Ömer Seyfettin], Yeni Lisan, Genç Kalemler.

•Bilimsel çalışmalarda, metinde bulunmadığı hâlde araştırmacı tarafından tamamlanan kısımlar köşeli ayraç içinde verilir:

Babam kağan öldüğünde küçük kardeşim Küş-tegin ye[di yaşındakaldı...]

 

 Tırnak İşareti ( " " ) ve Kullanıldığı Yerler

 

•Başka birinin yazısından veya sözünden, hiç değiştirilmeden yapılan aktarmalar tırnak içinde gösterilir. Alıntı cümle(ler), büyük harfle başlar, noktayla biter. Alıntı cümleye ait olan noktalama işaretleri tırnağın içinde kalır. Asıl cümle de daha bitmediği için küçük harfle devam eder:

Yaşlı kadın, "Yetişin!" diye bağırdı.

 Şinasi, Halil Bey'e biraz rahatlık vermiş gibiydi. "Yatsam, acaba uyuyabilir miyim?" diye düşündü, yatıp da uyuyamamaktan korktu; ama korktuğu başına gelmedi. Sabaha kadar yattı, hem de uyudu. (Memduh Şevket Esendal, Saide)

Genç, esmer kız, yeni neslin son Türk kadınlarının o asla tatmin edilemeyecek olan ebedî kederiyle bulutlanan siyah gözlerini kitabından ayırmayarak,

"Okuyorum büyükanneciğim." dedi. (Ömer Seyfettin; Bahar ve Kelebekler)

Aşağıdaki cümlelerin hangisi "İlkbahar en güzel mevsimdir." cümlesiyle yüklemin türü bakımından benzerlik gösterir?

 

•Uzun alıntılarda her paragraf ayrı ayrı tırnak içine alınır:

"Küçük salonun fes renginde, kalın, ağır perdeli penceresinden dışarı, muhteşem, parlak bir suluboya levhası gibi görünüyordu. Saf mavi bir sema... Çiçekli ağaçlar... Uyur gibi sessiz duran deniz... Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altında dağlar, korular, beyaz yalılar..."

"Birden, üç dişi kalan buruşuk ağzını açtı. Esnedi. Bir mumya uzvu kadar sararmış, katılaşmış elini başına götürdü. Kahve rengindeki yemenisinin altında daha beyaz görünen saçlarına dokundu. Bir an düşündü." (Ömer Seyfettin; Bahar ve Kelebekler)

 

•Cümle içinde özellikle belirtilmek istenen kelimelerden ve sözler tırnak içine alınır. Bazen tırnak işareti kullanmak yerine bu kelimeler koyu harflerle veya altı çizilerek de yazılabilir. Bunlar cümle değillerse küçük harfle başlarlar:

Birçoğu "edebiyat" kavramını yeni öğreniyordu.

Uzaklık ifade etmek için "ta" kullanılır.

Birçoğu edebiyat kavramını yeni öğreniyordu.

Uzaklık ifade etmek için ta kullanılır.

 

•Kitap isimleri ve yazı başlıkları yazıda tırnak içinde gösterilir. Bunlardan sonra kesme işareti kullanılmaz; çünkü tırnak işareti aynı zamanda kesme işaretinin görevini de üstlenir:

Tanpınar'ın tek denemesi,"Beş Şehir"dir.

Faruk Nafiz, "Han Duvarları"nda, Anadolu coğrafyasını ve insanını en güzel şekilde anlatmıştır.

Kitabınızdaki "İmlâ Kuralları" konusuna bir göz atın.

 

 

Tek Tırnak İşareti ( '   ' ) ve Kullanıldığı Yerler

 

 •Doğrudan yapılan ve tek tırnak işareti ( " " ) içinde gösterilen sözlerin içinde başka bir alıntı söz daha varsa bu da tek tek tırnak işareti ( ' ' ) içinde verilir:

Edebiyat öğretmeni "Şiirler içinde 'Han Duvarları' gibisi var mı?" dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okumaya başladı.

"Atatürk henüz 'Gazi Mustafa Kemal Paşa' idi. Benden ona dair bir kitap için ön söz istemişlerdi."                                   (Falih Rıfkı Atay)

Hasan: "Yolda Yücel'i gördüm, 'Yarın sizin sınıfla maç yapalım.' dedi"

Annesi kıza, "Kardeşini parka götür. Baban niçin geciktiğinizi sorarsa 'Annem göndermedi' dersin." diye seslendi.

Edebiyat öğretmeni, "Şiirler içinde 'Han Duvarları' gibisi var mı? dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okudu.

 

•Tek tek tırnak bir de dil yazılarında örnek olarak verilen kelimelerin anlamlarını göstermek için kullanılır:

Göktürk Anıtları'nda geçen bodun 'millet, kavim', sab 'söz', tüketi 'tamamen' gibi kelimeler artık kullanılmamaktadır.

 

Ünlem İşareti ( ! ) ve Kullanıldığı Yerler

 

     •İçinde ünlem ifadesi (haykırış, sevinç, kıvanç, üzüntü, acı, korku, hayret, ürperti, heyecan, nefret vb ani coşkunluklar) bulunan ve seslenme, hitap ve uyarı bildiren cümlelerden ve kelimelerden sonra gelir:

Komşular!   Babacığım!   Hemşehrilerim!     Tanrım!    Yazık sana!  Aşkolsun!  Hey baksana!

Ey Türk gençliği!   Hey! Biraz bakar mısın?    Hişt! Buraya gel!   Şşt! Sus bakayım!

Ee, yeter artık!    Aa! Bu da ne?   Ah, ne yaptım!    Eh! Fena değil.  Ay, elim!  Gitme ha!

Hah, şimdi oldu!      Hay Allah!  Vah zavallı!   Vay sersem!   Aman dikkat!  İmdat!

Boğuluyorum!       Simitçi!     Çok ilginç!      Ne kadar güzel!   Çabuk eve git!           

Ne olur yardım et!   Çık dışarı!    Güm!     Miyav!

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Ne mutlu Türküm diyene!

Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak bir devrin battığı yerdir.

Kar, yılın ilk karı... Belliydi yağacağı. Kaç gündür neydi o soğuklar öyle!

Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa duşmuş, asker!

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

 

*Ünlem işareti, ünlem ifadesinden hemen sonra kullanılabileceği gibi cümlenin sonunda da kullanılabilir:

 

Eyvah, geç kaldım!                Eyvah! Geç kaldım!

 

*Parantez içinde kullanılan ünlem işareti alay etme, hafife alma, küçümseme, inanmama, kinaye anlamları katar:

 

İsteseymiş bu kitabı bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş.

Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

 

Enflasyonun nasıl düşeceğini bilmeyen ekonomi bilginlerimiz (!) var.

 

Gençliğinde 100 metreyi 10 saniyede koşarmış (!).

 

 

Soru (?) İşareti ve Kullanıldığı Yerler

 •Soru anlamı taşıyan cümle ve kelimelerden sonra kullanılır:

Hangi elbiseyi beğendiniz?

Benimle alış verişe kim gelecek?

Soruları cevapladınız mı?

Nasıl bir kitap aramıştınız?

Evimizi, eşyalarımızı nasıl buldunuz?

Nerede ?

Kim?

Nasıl?

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

 

•Cevabı zaten içinde olan soru cümlelerinde de soru işareti kullanılır:

Haksız mıyım? Liderler içinde Atatürk gibisi var mı?

Yoksa bu sözümde yalan var mı?

 

•İçinde soru kelimeleri veya soru eki bulunan ama anlamca soru cümlesi olmayan cümlelerde soru işareti kullanılmaz:

Kaça aldım, şimdi hatırlamıyorum. (soru kelimesi nesneye dahil)

Yapar mı yapmaz mı bilmem. (soru kelimesi nesneye dahil)

Bu olayı bize ne zaman anlatmıştı, hatırlamıyorum. (soru kelimesi nesneye dahil)

 

•Bazı cümleler de soru kelimesi barındırmadığı hâlde soru cümlesidir. Bunlar soru işareti ile biter. Bu cümlelerin soru anlamı vurgu ve tonlama ile belirtilir:

Yaşınız?

Sen alacaktın? Gördün?

 

•Bir bilginin şüpheyle karşılandığı veya kesin olmadığı durumlarda yay ayraç içinde kullanılır:

Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş.

1496 (?) yılında doğan Fuzuli...

 

•Bilinmeyen yer, tarih vb. durumlar için kullanılır:

Yunus Emre (1240?-1320), (Doğum yeri: ?), ( ?-1120)

 

UYARI : mı / mi eki -ınca / -ince anlamında zarf-fiil işleviyle kullanıldığında soru işareti konmaz: Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.

Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. (Haldun Taner)

 

UYARI : Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:

Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?

Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)

 

•Soru eki soru anlamı katmıyorsa, zaman anlamı katıyorsa soru işareti de kullanılmaz?

Akşam oldu mu sıla özlemi depreşir gurbetçilerde.

 

Hele bir de karların eriyip sularının akması yok mu...

 

Kesme (') İşareti ve Kullanıldığı Yerler

 

1. Aşağıda sıralanan özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır:

a. Kişi adları, soyadları ve takma adlar: Atatürk'üm, Fatih Sultan Mehmet'e, Muhibbi'nin, Gül Baba'ya, Sultan Ana'nın, Yurdakul'dan, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan, Refik Halit Karay'mış, Ahmet Cevat Emre'dir, Namık Kemal'se.

 

UYARI :

Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Çiçek, Halit, Mehmet, Mesut, Murat, Özbek, Recep, Yiğit, Bosna-Hersek, Gaziantep, Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Çeliği, Çiçeği, Halidi, Mehmedi, Mesudu, Muradı, Özbeği, Recebi, Yiğidi, Bosna-Herseği, Gaziantebi, Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir.

 

UYARI:

Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan sonra konur: Yunus Emre (1240?-1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.

Ancak cins isimler için yapılan açıklamalarda yay ayraçtan sonra doğal olarak kesme işaretine gerek yoktur: İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.

 

UYARI :

 Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.

 

b. Millet, boy, oymak adları: Türk'üm, Alman'sınız, İngiliz'den, Rus'muş, Oğuz'un, Kazak'a, Kırgız'ım, Özbek'e, Karakeçili'nin, Hacımusalı'ya.

 

c. Devlet adları: Türkiye Cumhuriyeti'ni, Osmanlı Devleti'ndeki, Amerika Birleşik Devletleri'ne, Azerbaycan Cumhuriyeti'nden.

 

ç. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar: Allah'ın, Tanrı'ya, Cebrail'den, Zeus'u.

 

d. Kıta, deniz, nehir, göl, dağ, boğaz, geçit, yayla; ülke, bölge, il, ilçe, köy, semt, bulvar, cadde, sokak vb. coğrafyayla ilgili yer adları: Asya'nın, Marmara Denizi'nden, Akdeniz'i, Meriç Nehri'ne, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın, Çanakkale Boğazı'nın, Zigana Geçidi'nden, Uzunyayla'ya, Türkiye'dir, İç Anadolu'da, Doğu Anadolu'ya, Ankara'ymış, Sungurlu'ya, Ziya Gökalp Bulvarı'ndan, Yıldız Mahallesi'ne, Taksim Meydanı'ndan, Reşat Nuri Sokağı'na.

 

UYARI:

Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır: Hisar'dan, Boğaz'dan.

 

e. Gök bilimiyle ilgili adlar: Jüpiter'den, Venüs'ü, Halley'in, Merih'e, Büyükayı'da, Yedikardeş'ten, Samanyolu'nda.

 

f. Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. adları: Dolmabahçe Sarayı'nın, Çankaya Köşkü'ne, Sait Halim Paşa Yalısı'ndan, Ankara Kalesi'nden, Horozlu Han'ın, Galata Köprüsü'nün, Bilge Kağan Abidesi'nde, Çanakkale Şehitleri Anıtı'na.

 

g. Kitap, dergi, gazete ve sanat eseri (tablo, heykel, müzik vb.) adları: Nutuk'ta, Safahat'tan, Kiralık Konak'ta, Sinekli Bakkal'ı, Hürriyet'te, Resmî Gazete'de, Onuncu Yıl Marşı'nı, Yunus Emre Oratoryosu'nu, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'nü.

 

ğ. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelge adları: Millî Eğitim Temel Kanunu'na, Medeni Kanun'un, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü Tüzüğü'nde, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği'nin.

UYARI:

Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu Kanun'un 17. maddesinin c bendi... Yukarıda adı geçen Yönetmelik'in 2'nci maddesine göre... vb.

 

h. Hayvanlara verilen özel adlar: Sarıkız'ın, Karabaş'a, Pamuk'u, Minnoş'tan.

 

UYARI:

Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Mavi Köşe Bakkaliyesinden, Gimanın.

 

UYARI :

Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün.

 

2. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey'e, Ayşe Hanım'dan, Mahmut Efendi'ye, Enver Paşa'ya vb.

 

UYARI:

Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre vb.

 

3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.

 

UYARI :

Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra,  kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten).

 

4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65'lik, 9,65'lik.

1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.   

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

5. Şiirde seslerin ölçü dolayısıyla düştüğünü göstermek için kesme işareti kullanılır:

Bir ok attım karlı dağın ardına

Düştü n'ola sevdiğimin yurduna

İl yanmazken ben yanarım derdine

Engel aramızı açtı n'eyleyim                  (Karacaoğlan)

 

6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -lık'la yapılmış sözler.

 

UYARI:

Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatına.

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol