ORTA SINIF
''6.Sınıf Sınavlara Tam Hazırlık''

SES OLAYLARI

ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ

 

Türkçe veya yabancı bir kelimenin sonunda f, h, s, ç, ş, p, t, k ünsüzleri bulunuyor ve bu kelimelere, sert şekli de olan yumuşak bir ünsüzle (b, c, d, g) başlayan ek getiriliyorsa, ekin başındaki yumuşak ünsüz, kelime sonundaki sert ünsüzün etkisiyle sertleşir.

 Aşağıdaki eklerin hepsi aslında yumuşak ünlüyle başlayan eklerdir.

 lâf-çı, silâh-çı, heves-ten, dolap-ta, ağaç-tan, kitap-çı, kuru yemiş-çi, çift-çi, cilt-çi, yurt-taş, kat-kı, coş-ku, coş-kun, yayıldık-ça, biç-ki, biç-ti, yat-tı, kanat-tı...

Demek ki ünsüz sertleşmesi kökte veya gövdede var olan bir ünsüz uyumu değil, sonradan meydana gelen bir ses olayıdır.

 

ÜNSÜZ YUMUŞAMASI

 

"p, ç, t, k" seslerinden biri ile biten Türkçe veya yabancı kelimelere ünlü ile başlayan ekler (yapım veya çekim eki) getirilince, kelime sonundaki sert ünsüz yumuşar ve "b, c, d, g, ğ"ye dönüşür. Hatta "g"nin "ğ"ye dönüştüğü de görülür:

ağaç>ağaca, çocuk>çocuğu, senet>senedin

dolap>dolabın, ekmek>ekmeği, kitap>kitabım

tüfek>tüfeği, diyalog>diyaloğu...

almak>almağa...

 

-Bu daha çok sert ünsüzün iki ünlü arasında kalmasının sonucudur, ama kelime sonunda iki ünsüz bulunduğunda da yumuşama görülmektedir. Öyleyse bu yumuşama tamamen sert ünsüzden sonra gelen ünlüyle ilgilidir.

borç>borcum, kalp>kalbi, kurt>kurdun, denk>dengim, renk>rengi, kepenk>kepengi

 

-Sanat, millet, devlet, ahlâk, cumhuriyet, evrak, hukuk, sepet gibi bazı yabancı kelimelerde yumuşama olmaz:ahlâkım, merakımı, anketin, sanatı, millete, devletin, sürati, hakikatin, tazyiki, hukukun...

 

-Sert ünsüzle biten özel isimlerde meydana gelen yumuşama yazıda gösterilmez, telâffuzdan anlaşılır: Gemlik'e (okunuşu: gemliğe), Ahmet'i (okunuşu: ahmedi)...

-Yumuşama, tek heceli kelimelerde bazen görülse de genellikle yoktur:

ip-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı, tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-in, org-um...

cep>ceb-i, kap>kab-ı, çok>çoğ-u, taç>tac-ı, yurt>yurd-u...

 ÜNSÜZ TÜREMESİ

 

1. Türkçe kelimelerde, kökte aynı ünsüz yan yana bulunmaz. Ama af, his, zan, ret, hal, şık, gibi Arapça asılları çift ünsüz barındıran (afv, redd, hiss, zann, hall, şıkk) ve Türkçede tek ünsüzle kullanılan kelimelere ünlüyle başlayan ek veya yardımcı fiil getirildiğinde asıllarındaki ikinci sessiz ortaya çıkar. Buna ünsüz türemesi denir.

hiss>his>hissetmek, hissi

zann>zan>zannetmek ,zannı

redd>ret>reddetmek, reddi

şıkk>şık>şıkkı,

zemm>zem>zemmetmek,

hall>hal>halli, halletmek...

afv>af>affetmek, affı

 

2. "Türkçede iki ünlü yan yana bulunmaz" kuralına uymayan bazı Arapça kelimelerde:

fiat>fiyat, faide>fayda, zaif>zayıf,

repertuar>repertuvar, lâboratuar>lâboratuvar,

konservatuar>konservatuvar, tual>tuval, tualet>tuvalet...

 

-Bu kelimelere benzeyip de ünsüz türemesi görülmeyen kelimeler:dua, duayen, fail, faiz, fuar, fuaye, kuaför, lâik, puan, suare...

 

 

 

 

ÜNSÜZ DÜŞMESİ

 

1. Türkçede ikiz ünsüz bulunmaz. Bu yüzden Arapçadan dilimize geçmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz bulunduran kelimeler yalın durumunda kullanıldığında ünsüzlerden biri düşer.

hakk>hak, redd>ret, hiss>his, zann>zan, zemm>zem, hall>hal, şıkk>şık, afv>af...

 

 2. k sesi ile biten kelimelerde -cik eki getirildiğinde kelime sonundaki k'lerin düştüğü görülür:

ufak>ufacık, alçak>alçacık, minik>minicik, küçük>küçücük, büyük>büyücek...

 

Not: Bu ekin somut isim türettiği durumlarda kelime sonundaki k düşmez:

kulak>kulakçık, karın>karıncık, kapak>kapakçık...

 

*Alıntı kelimelerden ft, st ünsüz çiftleriyle bitenlerin bir kısmında t sesi söyleyişte düşme eğilimi gösterse de yazıda korunur.

çift, rast, serbest...

 

*Farsça "hane" kelimesiyle yapılan birleşik kelimelerde "ha" hecesi korunmalıdır.

Hastahane, pastahane, postahane, muayenehane, yazıhane, sarphane, dökümhane, yatakhane, yemekhane, dershane, eczahane...

*Fransızca'dan dilimize girmiş olan sürpriz kelimesindeki r, yazıda da konuşmada da korunur.

 ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ

 

1. b>m Değişmesi

Bir dudak ünsüzü olan "b" sesinin, kendinden önceki hecedeki "n" sesini "m"ye dönüştürmesidir. Daha çok yabancı kelimelerde (özellikle Farsça) görülür. Buna gerileyici ses benzeşmesi denir.

 

saklanbaç>saklambaç, dolanbaç>dolambaç, anbar>ambar,

canbaz>cambaz, anber>amber, çeharşenbe>çarşamba,

pencşenbe>perşembe, çenber>çember, sünbül>sümbül, penbe>pembe,

tenbel>tembel, menba>memba...

-İstanbul, Safranbolu, Zeytinburnu, düzenbaz, sonbahar, bin bir, binbaşı, onbaşı gibi kelimelerde söyleyişte m'ye doğru bir kayma olmasına rağmen yazda yine "n" olarak korunur.

 

2. ğ>v değişmesi

Bazı kelimelerin söylenişinde "ğ"nin "v"ye dönüştüğü görülür. Bunları iki şekilde yazılması ve okunması doğrudur.

döğmek>dövmek; göğermek>gövermek; oğmak>ovmak; öğmek>övmek; söğmek>sövmek, öğün>övün...

  Söyleyişte ğ>v değişimi görülen bu  kelimeleri "v"li yazmak daha uygundur.

 

 3. b>p DEĞİŞMESİ

 

b>p değişmesine uğratılan Arapça kelimeler. "s"den sonra gelen "b", "p"ye dönüşür.

 nispet, ispat, kispet, müspet, naspetmek, tespit, tespih...

*"s"den sonra gelmeyen "b"ler ise olduğu gibi kalır.

makbul, ikbal, tatbik, teşbih...

 

4. c>ç değişmesi

c>ç değişmesi görülen ve görülmeyen Arapça kelimeler:

eçhel, içtihat, içtimaî, meçhul...

mescit, tescil, teşci...

 

5. d>t DEĞİŞMESİ

d>t değişmesi görülen yabancı kelimeler. Farsça "-dar" son eki bulunduran kelimelerde d, t'ye dönüşür.

emektar, minnettar, silâhtar, taraftar...

 

*Bazı Arapça kelimeler:miktar, metfun, methal, methiye, tetkik, Hayrettin, Seyfettin...

*Bazı Arapça kelimelerde "d" korunmuştur:takdim, takdir (taktir farklı anlamdadır), takdis, tasdik, tekdir...

Ulama

 

Ünsüzle biten kelimelerden sonra ünlü ile başlayan kelimeler gelirse, önceki kelimenin son ünsüzü, sonraki kelimenin ilk ünlüsüne bağlanarak okunabilir. Bu durum konuşma dilinde kendiliğinden olurken şiir dilinde özellikle -bazen vezin gereği- yapılır. Buna ulama denir.

Korkma, sönmez / bu şafaklar / da yüzen al / sancak;

Sönmeden yur / dumun üstün / de tüten en / son ocak.

Ben ezelden / beridir hür / yaşadım, hür / yaşarım.

Kendi gök kub / bemiz altın / da bu bayram / saati,

Dokuz asrın / da bütün hal / kı, bütün mem / leketi

 

 *Ulama yapılacak kelimeler arasında hiçbir noktalama işareti olmamalıdır. Aşağıdaki cümlede ulama yoktur:Ben, onu aradığımı söylemedim ki...

 KAYNAŞTIRMA HARFLERİ

 

Türkçede iki ünlü yan yana bulunmaz. Ünlü ile biten bir kelimeye yine ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde iki ünlünün arasına girerek telâffuzu kolaylaştıran ünsüzlere kaynaştırma harfi denir.

*Asıl kaynaştırma harflerimiz, "y" ve "n"dir.

Ali-y-e, liste-y-i, masa-y-a, kardeşi-n-i, defteri-n-e, su-y-u-n-un su-y-u, yolcu-n-un, gelme-y-e...

*     s ve ş ünsüzleri de kaynaştırma harfi olarak kabul edilir:

*     s ünsüzü üçüncü tekil şahıs iyelik ekinde kullanılır:

baba-s-ı, para-s-ı, bitme-s-i...

*      "ş" ünsüzü ise sadece üleştirme sayı sıfatlarında kullanılır:

altı-ş-ar, iki-ş-er, yedi-ş-er...

BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU  

  Kalınlık-incelik uyumu da denir.

Bu kurala göre Türkçe bir kelimenin ünlülerinin tamamı ya kalın ya da ince olmalıdır.

sevilmek, ince, denizden, kelebekler, göstermelik...;

satılık, kalın, oyun, uçurtma, aşağı, sorular...

Büyük ünlü uyumunda (küçük ünlü uyumunu hesaba katmazsak) hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:

a› a, ı, o, u             e› e, i, ö, ü               ı› a, ı, o, u              i› e, i, ö, ü

o› a, ı, o, u             ö› e, i, ö, ü              u› a, ı, o, u              ü› e, i, ö, ü

 

Küçük ünlü uyumunu hesaba katarsak hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:

a› a, ı       e› e, i       ı› a, ı        i› e, i       o› a, u      ö› e, ü      u› a, u      ü› e, ü

 

Kalın ve ince ünlülerin bir arada olduğu kelimeler ya değişikliğe uğramış Türkçe kelimelerdir ya da yabancı kelimelerdir.

 

-Değişikliğe uğramış Türkçe kelimeler:

şışman›şişman, ınanmak›inanmak, dakı›dahi, kanı›hani, alma›elma, ana›anne, karındaş›kardaş›kardeş, kangı›hangi...

 

-Yabancı kelimeler:

kalem, cihan, insan, merhamet, afiyet, asayiş, meteoroloji,semantik...

 

-Bazı yabancı kelimeler bu kurala uydurulmuştur.

divar›duvar, kalib›kalıp, brillante›pırlanta, suret›surat...

 

Büyük ünlü uyumu kuralına uymayan (Türkçe ve yabancı) kelimelere getirilen ekler kelimenin son hecesine uyar:

annemiz, kardeşçe, veriyordu, elmalık, dünyanın, merhametli...

 

-Ancak bazı yabancı kelimelerde, ünlüsü kalın olan son heceden sonra ince ünlü gelir. Bunun sebebi, kelime sonundaki ünsüzün ince oluşudur.

alkolü, emlâkçilik, hakikati, helâkimiz, kabulüm, saatte, sadakatten...

 

Kelime kökleri bu kurala uyduğu gibi, kelimelere (Türkçe ve yabancı) getirilen ekler de kökün ünlüsüne göre belirlenerek çekimli ve türemiş bütün kelimeler bu kurala uydurulur.

yürü›yürüdüm, yürümek, yürüyen, yürüsün, yürüme...

oku›okusun, okuyalım, okuyucu, okuduk...

 

-Ancak bu kurala uymayan ekler vardır:

-yor             (şimdiki zaman eki)      : geliyor, biliyor, istiyor, gizliyor...

-ken             (zarf-fiil eki)                 : alırken, koşarken, bakarken...

-leyin           (isimden zarf yapan ek): sabahleyin, akşamleyin

-(İ)mtırak    (sıfattan sıfat yapan ek): yeşilimtırak, mavimtırak, ekşimtırak...

-ki    (ilgi zamiri ve sıfat yapan ek): onunki, yukarıdaki, akşamki...

-Taş (isimden isim yapan ek)            : meslektaş, ülküdaş...

-gil   (aile bildirir)                             : halamgil, dayımgil, baklagiller...

 

 -Ancak, bu eklerle yapılan bütün kelimeler büyük ünlü uyumuna aykırıdır denemez. Öyleyse bu eklerin ünlülerinin her zaman aynı özellikte (kalın veya ince) olduğunu, bu yüzden bazı kelimelerde uyuma girmediklerini söyleyebiliriz:öğleyin, gelirken, sarımtırak, seninki, arkadaş, eniştemgil...

 

 

 

 

 KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU  

  Düzlük-yuvarlaklık uyumu da denir.

Bu kurala göre bir kelime düz ünlü (a, e, ı, i) ile başlıyorsa sonraki ünlüler düz; yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) ile başlıyorsa sonraki ünlüler ya dar yuvarlak (u, ü) ya da düz geniş (a, e) olmalıdır:

 arkadaş, karanlık, kelime, merdiven, serilmek, ıslık, ılık, ırak, sıcaklık, incelik, iyi

 kova, orak, oğlak, oğlan, gözlem, önem, uğrak, uygar, uğraşmak, üzer, üçer

okul, kuru, uygun, olumlu, bozulmuş, çocuk, oğul, okul, ölümlü, öküz, uğur, ululuk, üçüz, üzüm, süzgün...

 

Küçük ünlü uyumunun büyük ünlü uyumundan bir farkı vardır:

Büyük ünlü uyumunda kelimedeki bütün ünlülerin kalınlık ve incelik bakımlarından uyuşmaları gerekli iken, küçük ünlü uyumunda her ünlü kendinden önceki ünlüye uymak zorundadır.

 

Meselâ, “kolaylık” örneğinde olduğu gibi “ı” ünlüsü kendinden önceki “a” ünlüsüne uyarken “a”dan önceki “o” ünlüsüne uymayabilir.

 

 Bu özellik, yuvarlak ünlüden sonra düz-geniş ünlü geldiği zaman karşımıza çıkmaktadır:

ufaklık, uzaklık, olası, önemli, üzerinde...

 

Büyük ünlü uyumunu hesaba katmazsak küçük ünlü uyumu kuralına göre hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:

 a› a, e, ı, i             e› a, e, ı, i          ı› a, e, ı, i                i› a, e, ı, i   

o› a, e, u, ü           ö› a, e, u, ü       u› a, e, u, ü              ü› a, e, u, ü

Büyük ünlü uyumunu hesaba katarsak küçük ünlü uyumu kuralına göre hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:

 a› a, ı     e› e, i      ı› a, ı       i› e, i     o› a, u        ö› e, ü       u› a, u          ü› e, ü

-Bu kurala uymayan yabancı kelimeler:           alkol, daktilo, mönü, akordeon, rötar, radyo, tiyatro, otobüs, televizyon, horoz, kamyon, siroz...

-Ancak bazı alıntı kelimeler bu kurala uydurulmuştur:

müdir›müdür, mümkin›mümkün, müşkil›müşkül...

 

-Bu kurala uymayan Türkçe kelimeler:

Avuç, avurt, kavurmak, kavuşmak, savurmak, kavun, karpuz, yağmur, çamur, tavuk, kabuk...

 -yor ve -ki ekleri de çoğu zaman bu kurala uymaz:geliyor, onunki...

Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere (Türkçe ve yabancı) getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar:

Kavunu, yağmurluk, müminlik, müzikçi...

 

ÜNLÜ DÜŞMESİ

İki heceli olup birinci hecesinde geniş (a, e, o, ö), ikinci hecesinde dar ünlü (ı, i, u, ü) bulunduran bazı Türkçe ve yabancı kelimelere ünlü ile başlayan veya tek ünlüden oluşan bir ek getirildiğinde kelimenin vurgusuz hâle gelen ikinci hecesindeki dar ünlünün düşmesine hece düşmesi denir. Buna orta hece düşmesi de denir:

 ağız›ağzı, burun›burnu, koyun(bağır, döş)›koynuna, alın›alnı, oğul›oğlu, gönül›gönlüm, beniz,›benzi,

ömür›ömrüm, cürüm›cürmü, hüküm›hükmü, fikir›fikri...

ileri-le-mek›ilerlemek, koku-la-mak›koklamak,

kavuş-ak›kavşak, uyu›uyku, devir-›devril-...

 

-Bazı durumlarda geniş ünlüler de düşebilir: nerede›nerde, burada›burda, şurada›şurda...

-Bazı Arapça kelimelere (isim) yardımcı fiil getirildiğinde de hece düşmesi görülür:

kayıp›kaybolmak, emir›emretmek, keşif›keşfetmek, sabır›sabretmek...

 

*gönülden gönüle, ağıza, buruna, babadan oğula örneklerindeki gibi ekte geniş ünlü varsa hece düşmesi olmayabilir.

oyunu, koyunu vb. hece düşmesi olmayan kelimelerdir.

-Özel isimlerde hâliyle hece düşmesi olmaz:Gönül’e, Ömür’ü...

 

 ÜNLÜ TÜREMESİ

Ünlü türemesinin görüldüğü yerler:

Sonunda, sırayla bir sürekli veya süreksiz ünsüzle bir sürekli ünsüz bulunan Arapça ve Farsça kelimelerde, son iki ünsüz arasında telâffuzu kolaylaştırmak için bir ünlü türetilir. Bu kelimelere ünlüyle başlayan ekler veya bitişik yazılacak şekilde yardımcı fiiller getirildiğinde türemiş olan ünlüler tekrar düşer. Her ikisi de ayrı ayrı ama birbirinden kaynaklanan ses olayıdır: ünlü türemesi, ünlü düşmesi.

emir    ‹        emr                             keşif    ‹        keşf

azil      ‹        azl                               nakil    ‹        nakl

hüküm ‹        hükm                          bahis   ‹        bahs

fikir     ‹        fikr                              nutuk   ‹        nutk

sabır    ‹        sabr                            şahıs    ‹        şahs

şehir    ‹        şehr                             ilim      ‹        ilm

zehir    ‹        zehr                             zikir     ‹        zikr

 

–cik küçültme ekinden önce:

dar›dar-a-cık, az›az-ı-cık, bir›bir-i-cik, genç›genc-e-cik

 

Bazı yabancı kelimelerin başında:

ilimon, ıraf, Iramazan, İrecep, ıradıyo... 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜNLÜ DARALMASI 

Son sesi a veya e olan fiil kök ve gövdelerine, şimdiki zaman eki getirildiğinde kelime sonundaki sesli daralır. Bunun sebebi “y”nin daraltıcı etkisidir:

söyle-yor›söylüyor      anla-yor›anlıyor         yaşa-yor›yaşıyor

 

“de-” ve “ye-” fiil köklerine gelecek zaman,  istek kipi, sıfat-fiil ve zarf-fiil eki getirildiğinde veya başka bir ek getirilip de araya –y– kaynaştırma harfi girdiğinde, bu sesler (a, e) daralarak ı, i, u, ü olur.

 

de-yor›diyor          de-e›diye           de-en›diyen       de-e-lim›diyelim      ye-en›yiyen

ye-ince›yiyince      ye-ecek›yiyecek

Not: deyince, deyip örneklerindeki e, yazıda  korunur.

Not: ne-ye›niye kelimesinde de daralma vardır.

Daralma olumsuzluk ekinin ünlüsü için de geçerlidir.

kork-ma-yor›korkmuyor,gel-me-yor›gelmiyor...

 

Çok heceli kelimelerde sadece söyleyişte daralma vardır.

atlayarak (›atlıyarak), başlayan (›başlıyan), yaşayacak (›yaşıyacak), atlamayalım (›atlamıyalım), gelmeyen (›gelmiyen), gizleyeli (›gizliyeli)...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol